Her alanda ortak arıyor

Turkish Time Ocak 2010
 - 
Limak Grubu’nun ikinci kuşak yöneticisi Ebru Özdemir, grubun gelecek stratejisini anlattı.

Yıl 2005’ti. Türkiye medyası Ebru Özdemir’i Uzan Grubu’ndan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na geçen çimento fabrikalarının satış ihalesinde keşfetti. İhalelerde babasıyla kafa kafaya verip fiyat müzakeresi yapan, Özdemir Ailesi’nin genç üyesi medyanın gündemini bir müddet meşgul etti. Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirip, ABD Fordham Üniversitesi’nde işletme mastırı yapan Ebru Özdemir, iyi eğitimi ve güçlü kariyeriyle zamanla grup içinde Fenerbahçeli babası kadar sözü geçen bir figür haline geldi. Nihat Ozdemir’in ve Sezai Bacaksız’ın çocukları yeni yönetim anlayışlarıyla holdingdeki ağırlıklarını artırdılar. Ve Limak altyapıdan çimentoya, enerjiden hava limanı işletmesine kadar stratejik ne kadar sektör varsa hepsinde sıçramalar yaptı.

TURKISHTIME: Limak büyük bir atakla önce çimento sonrasında ise enerji sektörüne girdi. Şu anda ise Sabiha Gökçen ile bu alanda dünyaya açılma yolunda. Limak nereye koşuyor?

EBRU ÖZDEMİR: Limak yeni büyüyen bir grup ve inşaat bizim stratejik amiral gemimiz. Hala en büyük ciromuz inşaattan geliyor, ikincisi ise çimento. Yeni yatırımımızla birlikte altı çimento fabrikamız da devrede olacak. Enerji ise çok stratejik bir iş kolu ve hedefimiz bu alanı çeşitlendirerek büyümek. Hava yolu işletmesinde ise TAV’ın yolundan giderek, bu alanda bir dünya markası olma hedefindeyiz.

Sabiha Gökçen sizinle nasıl bir değişimden geçti? Buraya ilişkin projeksiyonlarınız neler?

Geçen yıl 4,9 milyon yolcu vardı, bu sene ise krize rağmen 6,1 milyon yolcuya ulaştık. 2010 hedefimiz ise 8,5 milyon yolcu. Hatta uçuş sayıları bu şekilde artarsa birkaç sene içerisinde 10 milyonu bile görürüz. Sabiha Gökçen’in kargo üssü olması yolunda uluslararası şirketlerle görüşüyoruz. İstanbul Anadolu yakası, Gebze, izmit ve Bursa’nın da içerisinde olduğu bölgenin kargo üssü olma hedefindeyiz.

Çukurova ve Dalaman hava limanlarının özelleştirme ihalesini de yakından takip ediyorsunuz...

Evet, ama henüz duyurulan çıkmadı.

Bu alanda uluslararası pazara açılacak kadar deneyime sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Uluslararası hava limanlarını çok seviyoruz. Biz Sabiha Gökçen ile bu işi öğrendik. Bundan sonrası ne kadar büyük olduğunuz ile ilgili bir durum.

Uluslararası hava limanları konusundaki takviminiz nasıl?

Kahire ve Piriştina hava limanlarının ihalesi gelecek yıl olacak. Medine ise henüz netlik kazanmasa da gelecek yıl olabilir. Piriştina, ülkenin ilk özelleştirilen hava limanı olacağı için büyük bir önem taşıyor. Orada küçük bir Sabiha Gökçen potansiyeli var, çünkü yer hizmetleri, yakıt ve kargo da işletmeci şirkete devredilecek.

Art arda ihalelere gireceksiniz. Çok hızlı bir büyüme değil mi bu?

Keşke, niyetlendiğimiz her işi atabilsek. Ama öyle olmuyor. Geçen sene yirminin üzerinde teklif verdik, ancak bir kaçı olabiliyor bunların. Bunun da nedeni çok ciddi bir rekabetin söz konusu olması. Sonuçta fizibilitelerimizin üzerine de çıkamıyoruz. Çünkü biz bir miktar sermaye koyuyoruz, bir miktar da finansal kurumlardan kredi alıyoruz. İnanmadığımız ya da getirisi düşük işlere teklif veremiyoruz.

Finansman modelinizden bahsederken, bir miktar öz sermaye, bir miktar kredi dediniz. Bileşenin bir diğer güçlü ayağı ise yapılan ortaklıklar...

İnşaattan dolayı biz buna çok alışkınız, birçok işi başka şirketlerle ortak yapıyoruz. Bu yüzden Sabiha Gökçen’e de yabancı ortaklarla girdik ve şimdi yine aynı ortağımız GMR ile birlikte Mısır’a gireceğiz. Çünkü her ortak her yerle ilgilenmiyor. Bizce bunun bir sakıncası yok.

TAV’ı örnek alıyoruz diyorsunuz. Hedeflerde halka açılmak var mı?

Halka açılım için belirli bir büyüklüğe ulaşmayı bekliyoruz. Bu noktada biraz daha farklı bir model uygulayabiliriz. Hava limanları olarak değil de altyapı olarak halka açılabiliriz. Örneğin, bazı otoyol projelerini takip ediyoruz. Gerek Türkiye’den çıkacak otoyol işletmeleri gerekse de Hindistan’daki otoyol projeleri gibi yap-işlet- devret projelerine bakıyoruz. Yatırımcı olarak riski daha azaltmış bir yapının peşindeyiz.

Enerjide de agresifsiniz. Nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz?

Portföyümüzde 12 santral var ve bunların dokuzunun yatırımı devam ediyor. Bu yatırımları beş yıl içerisinde tamamlayıp, bin 200 megavatlık kurulu güç ve 4, 3 milyar kilovat saatlik yıllık elektrik üretimine ulaşacağız. İşletmede olan 2 megavatlık Çal Hidroelektrik Santrali (HES) bu alandaki en eski yatırımımız. Sonra Pamuk HES ile yatırımlarımıza hız verdik. Geçen yıl ise Tunceli’de 50 megavatlık Seyrantepe HES’i devreye aldık. Şu andaki gündemimiz ise Tunceli’deki Uzunçayrr HES’i devreye almak. Hatta bir ünitesini devreye aldık bile. Öte yandan özel sektör tarafından yapılan en büyük HES’lerden biri olan 1 milyar kilovatlık Siirt Alkumru’nun yapımı da devam ediyor. Bunun dışında ise Ilıısu, Kirazlık, Bayram, Bağlık gibi devam eden projelerimiz var. Hedefimiz projelerin tamamlanmasıyla hidroelektrikte Türkiye’nin en büyük üç grubundan biri olmak.

Babanız Nihat Özdemir, "Doğal gaz, kömür, rüzgar ve hatta rantabl bulursak güneş enerjisinde de olmalıyız" demişti. Bu alanda somut bir gelişme kaydedildi mi?

Evet, yalnızca hidroelektriğe bağlı olmamak için enerjiyi çeşitlendirmemiz gerekiyor. Açıkçası henüz somut gelişme yok. Birinin geliştirdiği projeler üzerinde iş yapmak daha kolay oluyor. Hemen başlayalım, hızlı ilerleyelim diye satın almalarla ilgileniyoruz. Üretim portföylerine ise bir yabancıyla ortak girebiliriz. Sonuçta olay sermaye işi. Ve bizim de limitli bir sermayemiz bulunuyor. Büyük çaplı işlere ancak büyük ortaklarla giriyoruz. Termikte de bu böyle. Bir noktaya kadar getirmiş oluyorlar projeleri, sonra bize getiriyorlar, biz değerlendiriyoruz.

En büyük ikinci iş kolunuz çimentoda liman arayışınız devam ediyor mu?

En büyük eksikliğimiz bir liman. Peki, niye alamıyoruz? Çünkü fizibilitesi uymayan işleri almıyoruz. Şu anda As Çrmento’nun Burdur’daki limanı satılıyor. Bizim kadar kapasiteleri var. Onunla ilgileniyoruz. Limak Çimento bölgesel bir oyuncu. Siirt ile başladık, Ergani, Urfa, Gaziantep ve son olarak da Mardin Derik ile birlikte bölgedeki gücümüzü perçinledik. 5 milyon ton çimento kapasitemiz bulunuyor. Bunun da yüzde 50’sini ihraç ediyoruz. Ve limanımız olursa ihracat kapasitemizi büyük oranda artırabileceğiz. Çünkü şu anda Kuzey Afrika, Rusya ve Ukrayna’dan gelen talepleri, limanımız yok diye karşılayamıyoruz. Bunun dışında çimentoda metropol eksikliğimiz de var. Mesela Antep, İstanbul ve İzmir’de yokuz.

GMR ile uluslararası altyapı projelerinde de yer alma hedefiniz var mı?

Bizim Türkiye’de devam eden projelerimizin maliyeti 1,5 milyar dolar düzeyinde. Ancak Türkiye’de müteahhitlik alanında büyük işlerin çıkma oranı azaldı. Çünkü Türkiye yap-işlet-devret türü işlere geçti. Bildiğiniz gibi İzmir Otoyolu projesini alamadık. Enerji santrallerinin yapımında da eskisi kadar bir potansiyel yok, herkes kendi işinin müteahhitliğini kendisi yapıyor. Dolayısıyla devletin çıkardığı işler azaldı, bu nedenle biz de yurt dışına açılacağız. Daha önce Afganistan, Hindistan ve Pakistan’da çeşitli işler yaptık. 430 milyon dolarlık Riyad’a su getirme projemiz devam ediyor. Bunun yanı sıra Suudi Arabistan’da başka projelerle de ilgileniyoruz. Tabii tüm bu işlere yine ortakla giriyoruz. Hindistan’da yeni otoyol satış ihaleleri olacak. Bunun yanı sıra Abu Dabi ve Libya’ya bakıyoruz. Özellikle Abu Dabi’ye fokuslanacağız.

Dubai’deki çöküşten sonra bu bölgede daha temkinli hareket etme ihtiyacı duyuyor musunuz?

Bence zaten Dubai şişirilmiş bir balondu. Dolayısıyla oradaki gelişmeler beni endişelendirmiyor. Abu Dabi ile Dubai farklı dinamiklere sahip.

Gözlediğiniz yeni ihaleler var mı?

Türkiye’de Karadeniz Otoyolu, Ankara Pozantı Otoyolu, Düzce Akçakoca ve Melen Su Arıtma tesisi gibi projeleri yapıyoruz. Ama Türkiye’de çok ciddi otoyol özelleştirmeleri çıkacak. Ayrıca Türk Hava Yolları’nın teknik uçak bakım hangarı projesine teklif vereceğiz.

Öte yandan Rusya ve bölge ülkelerine fokuslanarak büyüyen Türkiyeli inşaat şirketleri de var. Sizin bu coğrafya için planlarınız var mı?

Şu anda Makedonya’daki otoyol bakım projelerine bakıyoruz. Hırvatistan’da ise turizm yatırımı çalışmaları için incelemelerde bulunuyoruz. Turizm alanında önemli projeleriniz devam ediyor. Sabiha Gökçen’de 120 odalı Airport Oteli’ni devreye aldık. Bu otelde vize nedeniyle Türkiye’ye giremeyenler için hava, normal yolcular içinse kara tarafı bulunuyor. Kavacık’ta yapımını sürdürdüğümüz 120 odalı otelimiz ile restore ettiğimiz Yalova’daki termal otelimizi gelecek sene devreye alacağız. Yapımı devam eden bin 100 yataklı Kıbrıs’taki resort otelimizi 2011’de devreye alacağız. Bu yatırımlar neticesinde üç yıl sonra 10 bin yatağa ulaşmak niyetindeyiz.

Limak’ın başka alanlarda büyüyebilmek adına kar marjı görece küçük turizmden çıkması uzak bir ihtimal mi?

1997 yılından beri bu alanda varız. Turizmi ana kollarımızdan biri gibi görüyoruz ve bu hep böyle devam edecek. Otellerimizi yaz kış açık tutup, çeşitli organizasyonlarla müşteri çekerek kar marjlarımızı artırmaya çalışıyoruz. Ancak bir yatırımcı "gelin ortak olalım, beraber operasyon yapalım" derse buna sıcak bakabiliriz. Turizmi belki bir gün halka açabiliriz. Ama Türkiye’de ne halka açık turizm şirketi var ne de bu alanda bir benchmark.

Turizm iş kolunda Hırvatistan gibi pazarlara açılmak istediğiniz biliniyor. Uluslararası turizm yatırımlarına ilişkin bir takvim hazırladınız mı?

Krizden sonra Amerika çok değer kaybetti, biz de Amerika’da şirket kuruyoruz. Özellikle New York’ta yatırımı yapmak için potansiyeller olduğunu düşünüyoruz. Turizm grubu çatısı altında New York’ta otel satın alacağız ya da bir binayı otele çevireceğiz. Şu an incelemelerini yapıyoruz. Ayrıca inşaat işlerine de bakıyoruz, ofis yapıp, kiralayabilir miyiz diye düşünüyoruz.

Yeni bir iş kolunuz da gıda. Adana’da meyve suyu konsantresi fabrikası kurdunuz. Neden görece yabancı bir sektöre girdiniz?

Yönetim kurulumuz gıdanın gidilebilecek iyi bir yön olduğuna karar verdi. Meyve suyuna baktığımızda potansiyeli yüksek bir iş gördük. Türkiye’de meyve suyu tüketim oranları çok düşük. Böyle bakınca bu işin gelecek vaat ettiğini gördük. Şu anda Cappy gibi şirketlere meyve suyu konsantresi satıyoruz.

Gıda yatırımı tek bir fabrikayla mı sınırlı kalacak?

Bu alanda nasıl bir yol haritası izlemeliyiz diye düşünüyoruz. Biriyle ortak olabiliriz. Çünkü Türkiye’ye girmek isteyen pek çok meyve suyu şirketi var. Ya da biz yeni bir şirketle birlikte bir marka yaratıp, üretimlerimizi o şekilde yapabiliriz veya üçüncü bir ihtimal olarak yabancı bir markanın üretimini burada biz yapabiliriz. Ama bu alanda kesinlikle ortaklık düşünüyoruz. .

Üretim meyve suyunda mı kalacak?

Önce ne yapacağımıza karar vermemiz lazım, her şey netleştikten sonra bu tarz kararlar verebiliriz. Gıdanın çok kritik bir süreçte olduğunu söyleyebilirim.

Bu alandan çıkmak söz konusu mu?

Bir yatırımcı çok iyi fiyat verip, "ben bu yatırımın tamamını istiyorum" derse satabiliriz. Ancak gıda çok kritik bir dönemeçte. Bana kalırsa çok ciddi yatırım yapmalıyız. İyi bir ortakla bu işi ilerletmeyi isterim. Nasıl hava limanlarına Malezyalı, Hintli bilenlerle girdiysek gıdada da böyle yapmak isterim.

Aday yabancı markalar var mı?

Dünya devlerini Türkiye’ye getirmek için görüşmelerimiz devam ediyor. Tercihim olan marka Tropicana. Bunun yanında Brezilya ve Meksika’da çok iyi üreticiler var. ....

Ebru Özdemır ile röportajımızın sürpriz bir konuğu vardı, Limak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Serdar Bacaksız medyaya ilk defa röportaj verdi.

Bacaksız Ailesi olarak Özdemir ailesi kadar medyanın önüne çıkmıyorsunuz. Neden?

SERDAR BACAKSIZ: İnşaat mühendisiyim. Grubun yönetim kurulunda görev yapıyorum. Genellikle uluslararası projelerde görev alsam da şu anda haftanın üç günü Sabiha Gökçen’deyim. Bence medyanın Nihat Özdemir’e olan ilgisi Fenerbahçe’den kaynaklanıyor. Çünkü Türkiye’de popüler olan konu futbol.

Limak’ı 2015’te nerede göreceğiz?

Çimentoda 2015’e kadar 10 milyon ton üretim kapasitesine ulaşmayı hedefliyoruz Turizmde ise 10 bin yatak hedefimiz var. Hava limanında da 2015’e kadar 10 milyon dış hat yolcusu hedefliyoruz. Öte yandan inşaatta 500 milyon dolar ile 1 milyar dolar arası ciro yapan bir döngüye ulaşmak niyetindeyiz. Son olarak enerjide de büyümemizi sürdürüp, 1 milyar kilovat saatlik üretimin devrede olmasını istiyoruz.

Son yıllardaki konut yapma modasına Limak da uyacak mı?

Konut, alışveriş merkezi gibi yap sat, yap kirala tarzı projelere ilgi duymuyoruz, Pek çok büyük şirket tarafından zaten bu sektör konsolide edildi. Bildiğimiz işi yaparak büyümeyi tercih ederiz. Boş bir arsamız olsa onu yapıp kiralayacağımıza, üzerinde otel yapmayı tercih ederiz.
We are using cookies at our website to provide a better web site user experience. By continuing with the default settings you will be accepting use of cookies according to our cookie policy .
Allow
Disable
X
X